DİĞER
“Savcı’nın Belediye Başkanı’nın zafer duvarındaki o kanlı, irrite edici, öldürmeyi neredeyse yücelten av fotoğraflarına bakarken duvarın orta yerine asılmış aynada yüzünü gördüğü, hem mağdur hem de fail olacağını işaret ederek bize de insanlığımızı, bazen doğru olsak da bazen eğri de olabileceğimizi hatırlatan o sahne – insanları iyisiyle kötüsüyle sevebileceğimizi ama saf kötüyü ne olursa olsun sevemeyeceğimizi, saf kötülüğü anlayamayacağımızı da idrak ettiren...”
“Kaç romanın içinde bir Serebral Palsi’linin ötekileştirilmesine tanık olabilirsiniz ki? Ya da saklanmaya, bastırılmaya çalışılan bir pedofil eğilimi hangi koşullarda bir aile apartmanı yapısı içinde konumlandırılır ve ara ara, başka bir olayın örgüsü ile meşgulken, yani tam kendini unutturduğu anda 'pat!' diye ortaya fırlayıp travmaları su yüzüne çıkartır?”
"Aslında neo-liberal ekonomi tam bir öznellik ekonomisidir ama öznellik burada makinenin tam bir parçası olmak anlamındadır, artık özne-nesne, insan-makine, canlı-cansız ayrımının kalmadığı, makine için var olan bir öznelliktir."
"Aslında iyi yapılmış bir sergi ya da bir müze düzenlemesi kitap gibidir. Siz bir izleyici olarak giriyorsunuz, A’dan Z’ye bir obje hakkında bilgi alabiliyorsunuz. Aslında bir kitabı görsel olarak görüyorsunuz..."
"Uçurumu, uçsuz bucaksız sonsuz karanlık anlamında gibi düşünebiliriz. Bireyin ruhunun görünmeyen koyu yanları ve gölgeleri. Uçurumu seçmek, bu karanlığı tercih etmek aslında. Yerleşmek de bu karanlığı mesken bellemek anlamında görülebilir. Başlıkta kullanılan uçuruma yerleşme hali bu durumu salt ifade ediyor: Tarafsız ve yargılamayan bir dil söz konusu."
"Şevket Süreyya Aydemir’in bir özelliği, çok canlı karakter tahlilleri yapabilmesi ve bu çerçevede söz konusu dönemin bazı şahsiyetlerinin aslında her dönem karşımıza çıkan benzerlerini hatırlatmasıdır."
"Baret için hem Türk olmak yasaktır hem de Türk olmamak. İlkinde Ermeni olduğu, ne yaparsa yapsın asla Türk olamayacağı her vesileyle ona 'hatırlatılır'; ikincisiyse hemen 'hain' olarak damgalanmasına yol açar. Baret’i bir tür 'varlıksızlığa' mahkûm eden çifte açmaz..."
“Birbirlerine yakın yıllara tanıklık etmiş, İstanbul’un benzer sokaklarında dolaşmış, aynı yapılarına bakmış, komşu semtlerinde bulunmuş Baret ile Mümtaz’ın şehrin mekânlarından yansıyan geçmiş tasavvurları…"
"Doğu, Batıyla karşılaştığında neden kendisini kaptıran Batı değil de Doğu oldu sorusunun cevaplanmayı hak eden bir sorudur. Orhan Pamuk bu sorunun yanıtını ararken, Tanpınar geçmişle bugünün terkibinden inşa ettiği 'biz'i yeniden ayağa kaldırmak için çalışmaktadır."
Yeni çıkan, yeni baskısı yapılan, yayınevleri tarafından bize gönderilen, dikkatimizi çeken; okumak ve üzerine yazı yazmak için ayırdığımız bazı kitaplar...
"Tanpınar’ın makalelerinde ve diğer metinlerinde okurun karşısına çıkan sonuçsuzluk durumu fikrî temelini eşikte olma düşüncesinden alır. Tanpınar şiirlerinde de arada kalmış olmanın izini sürer ve iki seçenek arasında seçim yapmak zorunda olmadığımızı, ara tonların varlığını, 'yekpare, geniş bir ânın parçalanmaz akışında' ilerleyebilmemizin mümkün olduğunu bize hatırlatır."
“Akademik dayanışma ve ortaklaşma kültürü, kadın çalışmaları alanında aslında var ama bu kurumsal olarak çoğunlukla öne çıkmıyor, yani kurumlar değil, kişilerin yaptıkları birtakım ortak çalışmalarla seslerini duyurmaları mümkün oluyor."
Daha Fazla
© Tüm hakları saklıdır.